Toronto Üniversitesi’nin Munk Küresel İlişkiler ve Kamu Politikası Okulu’ndaki Politika, Seçimler ve Temsil Laboratuvarı (PEARL) ile Schwartz Reisman Teknoloji ve Toplum Enstitüsü (SRI) ortaklığıyla hazırlanan “Yapay Zekâ Hakkında Küresel Kamuoyu (GPO-AI)” Raporu, yapay zekânın günlük yaşamda ve iş dünyasında yaratabileceği köklü değişikliklere dair küresel kamuoyu algısını ele alıyor. Çalışma, 21 ülkede 12 farklı dilde gerçekleştirilen 23.882 kişilik bir anketin bulgularını sunuyor.

“Yapay Zekâ Hakkında Küresel Kamuoyu (GPO-AI)” Raporu, yapay zekâ (YZ) söz konusu olduğunda bölünmüş bir dünya ortaya koyuyor:
• Hindistan, Kenya, Endonezya ve Çin’de iyimserlik yüksekken, Avrupa ve Kuzey Amerika’da şüphecilik hâkim.
• İnsanlar üniversitelere ve araştırmacılara güveniyor, ancak hükümetlere ve şirketlere şüpheyle yaklaşıyor.

Rapor ayrıca yapay zekâ kullanımı konusunda farklı, çeşitli ve bölgeye özgü tutumları masaya yatırıyor. Araştırmanın odaklandığı konular arasında iş kaybından ChatGPT’ye, deepfake’lerden lojistiğe, sağlıktan eğitim ve adalete pek çok başlık yer alıyor. GPO-AI sonuçları aşağıdaki konuları ele alıyor:
• Giyim, seyahat, market alışverişi, flört, kişisel ilişkiler ve finans ile ilgili günlük karar verme süreçlerinde YZ uygulamalarına olan ilgi ve güven.
• YZ güvenliği, düzenlemeler, otonom araçlar ve bunların şimdiki ve gelecekteki işler üzerindeki etkisi ile ilgili endişeler.
• Eğitim, adalet, sağlık hizmetleri ve göçmenlik faaliyetleri için yeni teknolojilerin kullanımına yönelik tutumlar.
• ChatGPT ve deepfake’ler hakkında bilgi ve kişisel deneyimler.

Rapordan Önemli Bulgular
Yapay Zekâ bilgisi: Küresel olarak, çoğu insan YZ’nin ne olduğunu anladığını düşünüyor (73%). Ancak bilgi ile günlük hayat arasında farklılıklar var. Ankete katılanların çoğu deepfake’lerden habersiz ve sadece %30’u bu teknoloji hakkında önceden bilgi sahibi olduğunu belirtiyor.

Tutumlar: Küresel olarak, insanlar YZ’ye karşı olumlu hissediyor. Çin, Hindistan, Endonezya ve Kenya, YZ’ye karşı özellikle olumlu duygular sergiliyor. Küresel katılımcıların %50’si YZ’nin geliştirilmesini destekliyor, ancak ülkeler arasında büyük farklılıklar var. Fransa, ABD, Kanada ve İngiltere gibi ülkeler en olumsuz görüşleri sergiliyor.

YZ Düzenlemesi: Katılımcılar, YZ’yi kimin düzenlemesi gerektiği konusunda fikir ayrılığına düşüyor. Teknoloji şirketleri, YZ’yi düzenleme konusunda güvenilir ve bu konuda tercih edilen aktörler. Ancak teknoloji şirketlerinin kendi kendini düzenlemesine güvenip güvenmedikleri sorulduğunda, katılımcılar daha tereddütlü: Sadece %21’i evet diyor.

ChatGPT: ChatGPT’nin küresel bilinirliği oldukça yüksek (%63). Kullanım seviyeleri ise tüm ülkelerde biraz daha düşük (küresel ortalama %40). ChatGPT kullanıcıları arasında kullanım sıklığı nispeten yüksek: %53’ü günlük veya haftalık olarak kullanıyor. Katılımcılar, ChatGPT’yi en çok işlerinde (%33) ve eğitimlerinde (%28) kullandıklarını belirtiyor. Katılımcıların önemli bir kısmı (%22) da Google’a alternatif olarak kullanıyor.

Günlük Tüketici Davranışlarında Yapay Zekâ Algısı
Raporda yer alan “Yapay Zekâ ve Tüketici Davranışları” bölümü, yapay zekânın alışverişten flört uygulamalarına kadar günlük yaşamdaki çeşitli alanlarda nasıl algılandığını inceliyor. Genel olarak katılımcılar, YZ’yi farklı görevler için denemeye istekli olmakla birlikte, bu görevleri etkin bir şekilde yerine getireceğine duydukları güven konusunda daha temkinli davranıyor. Bu eğilim, özellikle kişisel kimlik, ifade veya duygularla bağlantılı uygulamalarda daha belirgin hale geliyor.

Raporun bulgularına göre, tüketicilerin yapay zekâya olan güven ve onu kullanma konusundaki isteklilikleri, uygulamanın türüne göre değişiklik gösteriyor.
Giyim Alışverişi:
Yapay zekânın kişisel tercihlere göre kıyafet seçebileceği bir senaryoda, küresel olarak katılımcıların sadece %18’i bu duruma “çok” veya “epey” güvendiğini belirtmiş.
Aynı katılımcıların %51’i ise bu konuda “az” veya “hiç” güven duymadığını ifade etmiş.
Bununla birlikte, kişisel tercihlere göre kıyafet seçen bir YZ algoritmasını kullanmasının “muhtemel” olduğunu belirten katılımcıların oranı %39 iken, %35’i “pek olası değil” yanıtını vermiş.
Yapay zekânın kişisel tercihlere göre kıyafet seçebileceği bir senaryoda, küresel olarak katılımcıların %32’si bu duruma biraz veya çok güveniyor. Bu güven düzeyi, yapay zekânın finansal işlemler (örneğin kredi başvurusunu onaylama) veya flört uygulamalarındaki bir eşleşmeyi seçme gibi diğer kişisel alanlardaki kullanımına kıyasla daha yüksek.

Market Alışverişi:
Katılımcıların yalnızca %7’si bir yapay zekâ algoritmasının kendileri için market alışverişi yapmasına “büyük ölçüde” güvendiğini belirtirken, %15’i “çok” güvendiğini ifade etmiş.
Kişisel tercihlere göre market alışverişi listesi hazırlayan bir YZ algoritmasını kullanmasının “muhtemel” olduğunu belirten küresel katılımcı oranı, %38.
Yapay zekânın alışveriş listenizi oluşturması ve kişisel tercihlere göre market alışverişi yapması senaryosunda, katılımcıların %42’si biraz veya çok güveniyor. Bu, yapay zekânın tüketici davranışları alanındaki en yüksek güven seviyesini temsil ediyor.

Genel olarak bakıldığında, anket sonuçları, tüketicilerin yapay zekânın yetenekleri hakkında temkinli bir yaklaşıma sahip olduğunu, ancak bu teknolojiyi günlük yaşamlarında deneme konusunda daha istekli olabileceğini ortaya koyuyor. Güven ve kullanım istekliliği arasındaki bu fark, yapay zekâ uygulamalarının gelecekteki yaygınlaşması için kamuoyunun nasıl ikna edilmesi gerektiğine dair önemli ipuçları sunuyor. Bulgular, yapay zekânın toplumdaki rolünün yalnızca teknolojik gelişmelerle değil, aynı zamanda kamuoyunun güveni ve düzenleyici çerçevelerle şekilleneceğine işaret ediyor.

Raporun tamamı için tıklayınız.