Ipsos, Türkiye’de Koronavirüs vakasının ilk kez tespit edilmesini takiben kamuoyunun bu konuya ilişkin farkındalık düzeylerini, endişelerini, değişen davranışlarını ortaya koymak ve hükümetin bu konudaki politika ve uygulamalarının kamuoyundaki yansımalarını düzenli olarak takip etmek üzere gerçekleştirdiği çalışmalarına bir yenisin daha ekledi: Salgın ne zaman sona erecek? Genel beklenti virüsün 6 aydan fazla bir süre içinde kontrol altına alınabileceği yönünde… Önümüzdeki birkaç ay içerisinde salgının sona ereceğini düşünenlerde Türkiye için kısmen daha iyimser bir tablo söz konusu (Dünyada, %21; Türkiye’de, %29). Toplumun yaklaşık üçte birinin ülkemizde salgının birkaç ay içinde biteceğine dair beklentisi bulunuyor.

Salgının bireylere günlük hayatta fiziksel ve duygusal zorluklar yaşattığı aşikâr. Öte yandan bireylerin daha manevi değerleri sahiplenmesine de yol açtığını görüyoruz. Her 4 bireyden 3’ü salgın nedeniyle anne, baba ve kardeşinin kendisi için daha değerli hale geldiğini beyan ediyor.


Ipsos’un araştırması kapsamında bireylere toplu taşımayı ilk kez ne zaman kullanmaya ve kuaföre/berbere ilk kez ne zaman gitmeye başlayabilecekleri sorulmuş. Ancak araştırmaya göre toplumda bu konuda bir görüş birliği yok. Halihazırda kuaföre/berbere gittiğini belirtenlerin oranı %11; bu oran, toplu taşıma kullanma konusunda %14 seviyesinde.
Mayıs ve Haziran aylarında kuaföre/berbere gitmeyi planlayanların oranı %32 iken, bu oran toplu taşıma için %19’a düşüyor. Genel olarak kuaföre/berbere gitmenin, toplu taşıma kullanmaktan daha az çekince yarattığını söyleyebiliriz. Diğer yandan, her iki faaliyet için de yıl sonunu hatta gelecek seneyi bekleyeceğini belirten bir kesim de var (sırasıyla toplam %17; %23).

Ipsos Türkiye CEO’su verilere ilişkin yaptığı değerlendirmede şöyle konuştu: “Bilinçli bir şekilde direnmeyi sürdürüyoruz, bu sorunun çok kısa bir zamanda çözülmeyeceğinin farkındayız ve toplumun önemli bir kısmı bu sürecin en az 6 ay daha devam edeceğini tahmin ediyor. Önümüzdeki aylarda normalleşme arttıkça yaşamımızın normal parçalarına geri dönmeye başlayacağız ancak henüz hala endişelerimiz çok taze. Her on kişiden dokuzu kalabalık ortamlarda bulunmaktan endişe ediyor, öyle ki hemen hemen her üç kişiden biri bu sene sonuna kadar toplu taşıma kullanmamayı düşünüyor. Vatandaşların %30’una yakını bu sene sonundan önce kuaföre gitmeyi düşünmüyor. Toplumumuzda insanlar arası iletişimin olmazsa olmaz parçaları olan tokalaşma, sarılma, öpüşme gibi eylemlere de halen büyük endişe ile yaklaşıyoruz, hatta hiç yaklaşmak istemiyoruz denebilir.

Salgın ile mücadelede bayrağı sağlık çalışanları taşıyor elbette ancak hepimiz bu süreçte çeşitli fedakarlıklar yapıyoruz. Bu fedakarlıkların en başında da sevdiklerimizden uzak kalmaya razı gelmek var; ailelerimize, dostlarımıza özlemimiz çok yüksek. Salgın süreci manevi değerlerin farkına daha fazla varmamıza neden oldu. Mesela özgürlüğümüzün, mesela anne, baba ve kardeşlerimizin değerini daha fazla anladık. Öte yandan her on kişiden dördü için lüks eşyalara sahip olmak artık daha önemsiz.
Bayrama girerken ruh halimizi özetleyecek olursak, mal-mülk yerine sevdiklerimizi ve özgürlüğümüzü istiyoruz, virüs ile savaşın devam edeceğinin bilincindeyiz ve henüz gardımızı indirmeye hazır değiliz.”