Dünyada kooperatifleşmeye örnek bir model olan Tire Süt Kooperatifi, 2013 yılında Birleşmiş Milletler FAO tarafından Dünyanın En İyi Kırsal Kalkınma Modeli seçildi. 1967 yılında kurulan Tire Süt Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Eskiyörük, Türkiye’nin kalkınması için en önemli sektörün tarım olduğunu söylüyor ve çiftçiye para veren değil, para kazandıran ulusal bir tarım politikası oluşturulması gerektiğinin de altını çiziyor.
Röportaj: Bikem Öğünç
“Kırsalın sorunlarını çözmeden, kentlerin sorununu çözemezsiniz.” “Toprağı çiğnemeden çiftçiyi anlayamazsın.” Bu sözler hayatını tarıma ve doğru tarım politikalarıyla Türkiye’nin ve çiftçinin kalkınmasına adamış olan Tire Süt Kooperatifi’nin Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Eskiyörük’e ait. 1967’de ekibiyle birlikte Tire Süt Kooperatifi’nin kuran Mahmut Eskiyörük, bugün dünyaya örnek bir model oluşturmanın da haklı gururunu yaşıyor. Çarpıcı gerçekleri ayna gibi yansıtan sözleri ise tarımda doğru uygulamaların ve kooperatifleşmenin nasıl bir ekonomik değer yaratacağını ortaya koyuyor. Tire Süt Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Eskiyörük ile kalkınma modelini, projelerini ve kooperatifleşmenin önemini konuştuk.
Öncelikle sizi tanıyalım, bize kendinizden ve profesyonel geçmişinizden söz eder misiniz?
40 yıllık çiftçiyim. 25 yıldır da yöneticilik yapıyorum. Gençlik dönemimin şartlarından dolayı üniversiteyi son sınıfta bırakmak zorunda kaldım. Askerden sonra çiftçiliğe başladım. Bir gün tarlada çalışıyorum, bir üniversiteden hoca heyeti geldi, sohbet ettik. Üniversite okumuş birinin çiftçilik yapmasının çok güzel olduğunu söylediler. Onlara “Hocam çiftçilik yapacağımı bilsem ilkokula bile gitmezdim” dedim. Şaşırdılar, nedenini sordular. Ben güneşin altında bütün gün çalışıyorum, alın teri döküyorum, üretiyorum. Ama gece kafamı yastığa koyduğumda emeğimin karşılığını alamadığım için uyuyamıyorum. Yan tarlamdaki komşuma bakıyorum o da benim gibi akşama kadar çapa sallıyor. Akşam bulgur pilavıyla ekmeğini yiyip bir maşrapa suyunu içtiğinde şükredip sabaha kadar mışıl mışıl uyuyor. Sonra anladım ki bir kere okulda öğrendik ya iki kere ikinin dört ettiğini, bir daha uyumak ne mümkün… Bu süreçte çiftçinin sömürüldüğünü ve verilen emeklerin karşılığını alamadığını gördüm, 25 yıldır da bu anlamda mücadelem devam ediyor. Üreticilere kooperatifleşerek ancak birbirimizi koruyacağımızı anlatıyorum. Çünkü kooperatifçilik bugün dünyada yaşadığımız ekonomik ve sosyal sorunların çözümünde en doğru yoldur. Şu an dünyada 1 milyar insan açlık çekerken diğer yandan 1 milyon insanın da fazla beslenmekten obezite olduğu ve bu durumun bozduğu dengeler düşünüldüğünde; adil bir düzen ve toplumsal barışın ancak kooperatifleşme yoluna gidilerek çözüme kavuşturulacağı açıkça söylenebilmekte. Bunların yanında; küçük aile işletmelerinin sürdürülebilirliğinin sağlaması da kooperatifleşme ile mümkün olacaktır. Bu doğrultuda, büyüğün küçüğe yaşam şansı tanımadığı sistemin karşısında büyükle küçüğün omuz omuza birbirini koruduğu bir düzenin kurulması da kooperatifleşmeyle olacaktır.
Tire Süt Kooperatifi ne zamandan beri faaliyette? Kuruluş hikayesi ve çalışmaları hakkında bilgi verir misiniz?
Tarım ve gıdanın her geçen gün önem kazandığı dünyamızda bir kalkınma modeli yaratan Tire Süt Kooperatifi, küçük aile işletmelerinin yok edilerek yeni büyükler yaratılması yerine birleştirilerek gelişmelerini ve devamlılıklarını sağlamayı hedefleyerek yola çıktı. Tarımda kalkınmanın ve köyden kente göçün önlenip toplumsal barışın sağlanmasının kooperatifleşmeyle olacağına inanarak, ekibimle yola çıktık. 1967’de kurulan kooperatifin 2001 yılında başına geçerek büyük bir ivme kazandırdık. Kooperatif bugün yaklaşık 2100 ortağıyla yaklaşık 350 ton sütü olan, bölgenin en büyük sosyoekonomik bir gücü haline geldi. Üreticiyi sömürüye karşı koruyarak onların kazancını arttırmayı misyon edinen kooperatif, üreticinin üretim maliyetlerini düşürmek için tarımsal faaliyetlerin en önemli girdilerinden olan akaryakıtı piyasa fiyatının altında temin ediyor. Ayrıca yem bitkisi üretiminde gerekli olan tohum, gübre gibi tüm ihtiyaçları üreticilere toplu alım yöntemiyle ekonomik şartlarda temin ediyor. Kooperatif bünyesinde oluşturulan makine parkıyla ortaklarının yem bitkilerinin ekim, biçim, paketleme, silaj biçme işlemlerinden tarlanın tesviyesine kadar yapılıyor. T.C. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Kırsal Kalkınma desteğiyle kurulan silaj paketleme tesisiyle ortaklarının kaba yem ihtiyacını da karşılayan kooperatif, fazlalık silajı, il dışına pazarlayarak ilçe ekonomisine katkı sağlıyor. Kooperatif adeta parayı ortadan kaldırarak ortaklarının ev ihtiyaçlarına kadar pek çok ihtiyacını kendi marketlerinden temin ediyor. Tarım Market ile ortaklarının tarımsal üretim için gerekli tüm alet ve makine ihtiyaçlarını da kar amacı gütmeden karşılayan Tire Süt Kooperatifi, ortaklarının ürününü alarak her ayın bitiminde mahsuplaşma yapıyor. Kalanını üreticiye ödüyor. Üniversitelerle iş birliğiyle yapılan eğitim çalışmalarını da yıl boyunca titizlikle yürüten kooperatif, ortaklarının tarımsal faaliyetlerini verimlilik ve kalite bakımından gelişmiş ülkelerin seviyesine ulaştırdı. İlçeye bağlı tüm köylerde süt soğutma tankı kurulup süt toplama merkezleri oluşturulması sayesinde küçük aile işletmelerinin de kaliteli üretim yapması sağlandı. Üretilen tüm sütün, yerinde kontrol edilip soğuk zincirde toplanmasıyla sütün pazar değeri de yükselerek üreticinin kazancı arttırılıyor. Diğer yandan, kooperatif ortağı olan modern çiftliklerde, ziraat mühendislerinden oluşan ekip sürekli denetimi sürdürürken düzenli numune alınıyor. Laboratuvarda analiz edilen numuneler sonucunda, kalite değerlendirmesine göre fiyatlandırma yapılıyor. Bu sayede kaliteye önem veren sanayicinin talebiyle üreticinin ürünü pazar güvencesine kavuştu. 2008 yılında kurulan Pastörize Süt Tesisiyle, İzmir Büyükşehir Belediyesiyle birlikte 5 yıl boyunca Okul Sütü Projesini başarıyla sürdüren kooperatif, projeyi ülke gündemine taşıdı. Okul Sütünün ülke çapında uygulamaya konulmasıyla projeyi genişleten İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Tire Süt Kooperatifi, Süt Kuzusu Projesini hayata geçirerek 1-5 yaş arası çocuğu bulunan 125.000 ailenin doğrudan evine süt dağıtımını başarıyla sürdürüyor.
İZKA desteğiyle Et İşleme Tesisi de kurarak et ve süt ürünlerini Tire Süt markasıyla pazara sunan Tire Süt Kooperatifi, “Üreticiden-Tüketiciye” ilkesini hayata geçirdi. Bölgedeki kooperatiflerin de gelişmesi ve tüketicilerin kooperatiflere ilgisini arttırmak amacıyla Çiftçim Market adı altında sadece kooperatif ürünlerinin bulunduğu satış mağazası kuruldu
Tire’de Alo Süt hattı kuran kooperatif, sütü market fiyatına doğrudan tüketicinin evine kadar ulaştırıyor. Birçok başarılı projeye imza atan Tire Süt Kooperatifi, köylerin içinde bakılan hayvanlar için de bir dönüşüm projesi hazırlayarak Bizim Çiftlik Projesiyle ortak organize işletme kurulması için çalışmalarını sürdürüyor. Projeyle köylerde sosyal yaşamın iyileşerek köylünün yerinde üretmeye ve yaşamaya devam etmesi hedefleniyor. Son 10 yılda Türkiye genelinde süt üretim artışı %70 seviyesindeyken, kooperatifin proje ve faaliyetleri sayesinde Tire’de yüzde 410 üretim artışı sağlandı. Yurtiçi ve yurtdışındaki tarım sektörü temsilcileri tarafından büyük ilgi gören kooperatif, 2013 yılında Birleşmiş Milletler FAO tarafından Dünyanın En İyi Kırsal Kalkınma Modeli seçilerek gelişmekte olan ülkelere önerildi.
Türkiye’de kendi alanında en büyük kooperatifsiniz. Kooperatifleşmenin önemi nedir?
Tarım, Türkiye’nin kalkınması için en önemli sektör. Fakat ülke olarak biz, henüz yolumuzu oluşturamadık. Yüzde 70 aile işletmelerinden oluşan Türkiye tarım ve hayvancılığında, bu küçük aile işletmeleriyle Avrupa Birliği’ne giremeyeceğimizi, kaliteli üretim yapamayacağımızı, dünya pazarıyla rekabet edemeyeceğimizi, bu işletmelerin maliyetlerinin yüksek ve kalitelerinin düşük olduğunu savunan bir zihniyet var. Ben bu zihniyetin karşında Tire Süt Kooperatifi’nin tüm sorunları çözdüğünü ve kooperatifleşmemiz gerektiğini haykırıyorum. Küçük işletmeleri yok ederek yeni büyükler yaratmaktansa, bu işletmeleri kooperatif çatısı altında birleştirerek büyük ölçek haline getirmemiz gerektiğine inanıyorum. Birleşmiş Milletler birkaç yıl önce kooperatifçilik yılı, ardından da küçük aile işletmeciliği yılı ilan edildi. Çünkü dünyada doğrunun bu olduğu anlaşıldı ve dünya bunun doğruluğunu sadece ekonomik açıdan değil, toplumsal barış açısından da kabul etti. Böylece benim 25 yıldır verdiğim mücadelede ne kadar haklı olduğum ortaya çıktı. Ancak Türkiye’deki bu sistem içerisinde, dilek ve temennilerle kooperatifçiliğin gelişmesi mümkün değil. Öncelikle kooperatifçiliğin devlet tarafından teşvik edilmesi gerekiyor. Bunun için desteklemeler; yardım anlayışıyla değil, üretimin planlanması, verimliliğin ve kalitenin arttırılması, tarım sektörünün iyileşmesi ve gelişmesi, gerektiğinde piyasaya müdahale edilmesi, üretici ve tüketicinin korunması, çiftçiliğin güvenceli bir meslek olması gibi yapısal sorunların çözümünde bir unsur olarak kullanılmalı. “Çiftçiye para veren değil, para kazandıran ulusal bir tarım politikası” oluşturulmalıdır.
Türkiye’de kooperatifleşme konusunda sizce neden ilerleme kaydedilemiyor? Neler yapılabilir?
Devlet öncelikle kooperatifleşmenin öcü olmadığını anlamalı ve üreticinin örgütlenmesinden korkmamalı. Desteklemeler bireylere yapılmamalı, direkt olarak çiftçi desteklenmemeli. Önce çiftçi örgütleri güçlendirilmeli, çiftçileri o örgütler güçlendirmeli. Çiftçi örgütleri denetlenmeli, çiftçiyi de o örgütler denetlemeli. Şu anda ülkemizde yüzde 50 devlet hibesiyle makine veriliyor, yüz kişinin içinden 5 kişi bundan faydalanabiliyor. Ayrıca hibeyle verilen makineden sadece hibeyi hak eden kişi faydalanabiliyor. Oysa bizim kooperatif olarak aldığımız makinelerimizin hepsi şu anda ovada çalışıyor. Sırayla bütün ortaklarımızın ekimini yapıyoruz, otunu biçiyoruz, paketliyoruz. Bir tek mibzerle yüzlerce ortağımızın mısırını ekiyoruz. Bu yüzden ben devlete ‘Kooperatif olarak bizi destekleyin, üreticiyi de biz destekleyelim’ diyorum. Bu sistem üzerinden çalışılırsa, dünyanın her bölgesinde bir Tire Süt Kooperatifi oluşturulabilir. Ancak bu sistem kurulmadan, kooperatifçiliğin gelişmesi mümkün değildir. “Dünya bunu anlamalı” demiyorum, “Artık anlamak zorunda” diyorum.
Tarım faaliyetleri, üreticiler, çiftçiler kooperatiflerle ne gibi avantajlar elde ediyorlar?
Kooperatifleşme ile gıda güvenliği sağlanacak, üretim maliyetleri düşecek, kayıt dışılık giderilecek ve maliyetler önemli oranda düşürülecektir. Bu da haksız rekabeti ortadan kaldıracaktır. Doğru verilere göre üretim planlaması yapılacak, fiyat istikrarı sağlanacaktır. Tire Süt Kooperatifi olarak bunları ortaya koymayı başardık.
Birleşmiş Milletler tarafından Dünyanın Örnek Kırsal Kalkınma Modeli seçilen modelin önemi nedir?
Kırsal kalkınma ve küçük aile işletmelerinin korunması için Tire Süt’ün doğru bir model olduğu dünyadaki otoriteler tarafından tescillenmiş oldu. Bundan sonraki aşama da bu modelin ülkemizin her yerinde uygulanabilmesini sağlamak olmalıdır. Ülkemizde Tire Süt gibi örneklerin artması için devletin tarım ve hayvancılık politikalarını oluştururken kooperatifleşmeyi teşvik edici tedbirler alması gerekiyor.