Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından yayınlanan “İş Sağlığı ve Güvenliğinde Dönüşüm: Yapay Zekâ ve Dijitalleşmenin Rolü” raporu, yapay zekâ ile dijitalleşmenin iş yerlerindeki sağlık ve güvenlik üzerindeki etkilerini ayrıntılarıyla ele alıyor.
Dijitalleşme ve otomasyon, dünya çapında milyonlarca işi dönüştürürken iş sağlığı ve güvenliğini iyileştirmek için de güçlü fırsatlar sunuyor. Otomasyon ve akıllı izleme sistemleri, tehlikeli maruziyetleri azaltabilir, yaralanmaları önleyebilir ve genel çalışma koşullarını iyileştirebilir. Ancak bu ilerlemeler aynı zamanda proaktif ve uyarlanabilir politikalar gerektiren yeni potansiyel riskleri de beraberinde getiriyor.
Raporda, aşağıdaki teknolojilerin ve süreçlerin iş sağlığı ve güvenliği üzerindeki etkileri inceleniyor:
• Otomasyon ve ileri robotik
• Akıllı İSG araçları ve izleme sistemleri
• Genişletilmiş ve sanal gerçeklik
• İşin algoritmik yönetimi
• Dijital iş platformları da dahil olmak üzere değişen çalışma düzenlemeleri
Yapay zekâ ve dijital araçlar, iş sağlığı ve güvenliğini dönüştürüyor. Günümüzde robotlar tehlikeli ortamlarda çalışıyor, ağır işleri yapıyor, zehirli maddeleri yönetiyor ve aşırı sıcaklıklarda çalışıyor. Tekrarlayan ve monoton görevleri üstlenirken, dijital cihazlar ve sensörler tehlikeleri erken tespit edebiliyor. Aynı zamanda, yeterli İSG önlemlerinin alınmaması durumunda, dijital teknolojiler kazalara, ergonomik risklere, iş yoğunluğunun artmasına, iş kontrolünün azalmasına ve sınırların bulanıklaşmasına yol açabiliyor.
Yapay Zekâ ve Dijitalleşme İşin Geleceğini Nasıl Şekillendiriyor?
Yapay zekâ ve dijitalleşmenin iş yerindeki rolü, sadece güvenlik önlemlerini iyileştirmekle sınırlı değil. Bu teknolojiler, işletmelerin çalışanlarının gelişmesini sağlayan daha esnek, dayanıklı ve destekleyici ortamlar yaratmasına da olanak tanıyor.
1. Öngörücü Güvenlik: Yapay zekâ, verileri analiz ederek ve olaylara dönüşmeden önce eğilimleri tespit ederek potansiyel tehlikeleri öngörebilir. Bu, işletmelerin proaktif olarak hareket etmesine ve kazaları meydana gelmeden önlemesine olanak tanır.
2. Uzaktan İzleme: Sensörler ve yapay zekâ’nın yardımıyla işletmeler, çalışma koşullarını uzaktan izleyerek güvenlik önlemlerinin alınmasını sağlayabilir ve acil riskleri tespit edebilir.
3. Ruh Sağlığı Desteği: Dijital platformlar, işletmelerin ruh sağlığı için daha kapsamlı destek sunmasını sağlıyor. Yapay zekâ destekli çalışan anketleri, dijital danışmanlık hizmetleri ve ruh sağlığı uygulamaları gibi araçlar, kuruluşların uzaktan bile olsa çalışanlarıyla bağlantıda kalmasına yardımcı oluyor.
4. Otomasyon: Tehlike değerlendirmeleri, güvenlik denetimleri ve olay raporlama gibi rutin güvenlik görevleri yapay zekâ kullanılarak otomatikleştirilebilir, böylece çalışanlar ve yöneticiler daha stratejik görevlere odaklanmak için değerli zaman kazanır.
5. Veriye Dayalı Karar Verme: Dijital araçlar iş yeri verilerini toplar ve analiz eder, böylece kuruluşlar sağlık ve güvenlik protokolleri hakkında daha bilinçli kararlar alabilir ve genel risk yönetimini iyileştirebilir.
Geleceğe baktığımızda, yapay zekâ, dijitalleşme ve kapsamlı yönetim standartlarının birleşiminin daha güvenli, daha sağlıklı ve daha yenilikçi iş yerleri oluşturmaya devam edeceği açık. Bu araçları benimseyen işletmeler, güvenlik düzenlemelerine uyum sağlamakla kalmaz, aynı zamanda çalışanlarının büyümesini ve başarısını destekleyen bir refah kültürü de oluşturabilir.
Raporda, dijitalleşen iş yerlerinde İSG’yi düzenleyen küresel, bölgesel ve ulusal politikalar incelenerek, düzenleyici boşluklar ve politika tepkileri vurgulanıyor. Ayrıca dijital araçların iş yeri düzeyinde güvenli ve etkili bir şekilde entegre edilmesi için risk değerlendirmesi, işçi katılımı ve önleyici stratejiler de ele alınıyor.
Politika bilgileri, uygulamalar ve gerçek dünya vaka çalışmaları sunan bu rapor, hükümetler, işverenler, çalışanlar ve İSG uzmanları için iş yerlerinde dijital güvenliğin gelişen manzarasında yol gösterici bir kaynak niteliğinde.