Son günlerin ekonomi gündeminde sıkça tartışılan konulardan birinin, kamuoyunda Perakende Yasası olarak bilinen Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’da yapılması planlanan değişiklikler olduğunu görüyoruz. Konu hakkında Başkanımız Galip Aykaç’ın değerlendirmelerini ve Ticaret Bakanlığı’na sunduğumuz hususların satır başlarını bir araya getirdik.

2012 yılında kurulan Derneğimiz, ulusal, bölgesel ve yerel modern gıda perakendecileri ile gıda servis zincirlerinin temsilcisi konumunda bulunuyor. Ülkemizin 81 ilinde tüm halkımıza hazır gıda ürün ve hizmetini en hijyenik ortamlarda ve ekonomik şartlarda ulaştırmayı görev edinen üyelerimiz, tüm operasyonlarını ilgili mevzuat çerçevesinde kayıtlı, kurallı ve sürekli denetlenebilir şekilde sürdürüyor.

Ülkemizde organize perakende sektörü, ülke ekonomisine, istihdama, tüketici refahına, dijitalleşmeye, üretim kapasitesine, tarım ve hayvancılığa önemli katkılar sunuyor ve aynı zamanda enflasyonla ve kayıt dışı istihdamla mücadele ediyor. Ayrıca, emlak piyasasından turizm ve finans sektörüne kadar birçok sektörle çok yönlü etkileşim halinde çalışmalarını sürdürüyor.

TÜİK 2019 verilerine dayanarak hesaplanan 1,4 trilyon seviyesindeki perakende ticaretin, %55’i gıda harcaması (market + yeme içme), %45’i gıda dışı harcaması olarak gerçekleşiyor. Organize gıda perakendesinin hacmi yaklaşık 200 milyar TL seviyesinde. Perakende sektörü, yaklaşık 2 milyon kişiye istihdam sağlarken, organize perakende ile 900 bin kişi doğrudan istihdam ediliyor ve her yıl bu rakama 20 bin kişi ekleniyor.

Perakende sektörü, ülke ekonomisi içinde oluşturduğu dinamo etkisi ve ölçek ekonomisi dolayısıyla enflasyon bakımından da kilit bir rol oynuyor. Sektörümüz, tüketiciye ilk olarak dokunan sektör olması sebebiyle tüm ekonomi için çok önemli bir gösterge ve sağlıklı bir indikatör özelliği taşıyor. Rakamsal verilerin yanı sıra, perakende sektörünün çarpan etkisi gıda perakendesinde 1,3 iken, perakendenin diğer kolları da dahil edildiğinde söz konusu etki 2 civarında. Başka bir deyişle, perakendenin 1 birim büyümesi, genel ülke ekonomisine 1,5-2 kat olarak yansıyor. Dolayısıyla perakende sektörünün gelişiminin önüne konulacak engeller, ülke ekonomisine ve enflasyona direkt olarak olumsuz etki ediyor.

Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi Taslağı (“Kanun Taslağı”) ile Alışveriş Merkezi ve Zincir Marketlerin Açılış ve Faaliyete Geçiş Kriterlerinin Belirlenmesi Hakkında Yönetmelik Taslağı’na ilişkin (“Yönetmelik Taslağı”) yapılması planlanan değişiklikler hakkında Başkanımız Galip Aykaç çeşitli açıklamalarda bulundu. Aynı anda birden çok alanda köklü değişimlere yol açacak kısıtlamaların ve düzenlemelerin getirilmek istendiğini öncelikli olarak belirten Aykaç, yapılmak istenen bu değişikliklerin, perakendenin bütününü ve ülke ekonomisini olumsuz bir daralma döngüsüne sokacağını söyledi.
Aykaç, Bakanlığa arz ettiğimiz tüm başlıklardan ve bilgi notlarından anlaşılacağı üzere dünyanın hiçbir ülkesinde, organize perakende sektörüne yönelik, aynı anda hem nüfus hem metrekare hem mesafe hem de ürüne ve sözleşme serbestisine yönelik yoğun kısıtlamaların uygulandığı bir örnek olmadığını dile getirdi ve şöyle devam etti: “Bu kıstaslardan sadece bir tanesinin bile uygulamaya konması, çok büyük etkiler ortaya çıkarırken aynı anda hepsinin birden getirilmesi ekonomiyi ve üretimi geri dönülmez bir daralmaya sokacak, enflasyonun yükselmesine neden olacaktır. Gelişmiş ve gelişmekte olan Avrupa Birliği ülkelerinin yasal mevzuatlarını taradığımızda, nüfus bazında ve mağazaların birbirine mesafesine yönelik sınırlamalarla karşılaşmadık. Nüfus bazlı sınırlama, Avrupa Birliği teşebbüs özgürlüğüne aykırı. Özellikle gıda organize perakende payı %90’lara ulaşmış, doymuş ülkelerde, salt büyük mağaza açılışlarına dair bazı prosedürler bulunuyor. Hatta bu düzenlemelerin sadece organize perakendeciler için değil, geleneksel de dahil olmak üzere tüm perakende işletmeler için getirildiği görülüyor. Bu nedenle, Yönetmelik Taslağı’nın getirdiği kısıtlamaların etki analizleri yapılmadan uygulamaya alınması noktasında hem sektörümüzün hem de genel ülke ekonomimizin, en nihayetinde konunun en büyük tarafı olan tüketicimizin olumsuz etkileneceğini değerlendiriyoruz.”

‘Kanun Taslağı’nda mevcutta bulunan ödeme sürelerinin perakendeci aleyhine ağırlaştırılması, promosyonun engellenmesi, çalışma saatlerine ve ürün çeşitliliğine yönelik kısıtlama getirilmesi konusuna da değinen Aykaç, bu düzenlemelerin organize perakendenin tüm oyuncuları ile birlikte var olan ekosistemindeki dengeyi kökten bozacağının altını çizdi.
Aykaç değerlendirmelerine şöyle devam etti: “Arz edilen ekonomik göstergelere göre, bundan en başta olumsuz etkilenecek olan paydaşlar tüketici, üretici ve tedarikçi olacaktır. Ürüne yönelik olarak getirilen kısıtlamalarda, üreticiyi ve ürüne yönelik rekabeti olumsuz etkileyecek, kayıt dışı satışları ise arttıracaktır. Kanun taslağında ödeme süreleri ile ilgili değişiklik getirilmekte olup ödeme sürelerinde olası bir değişiklik işletmelere ek bir finansman yükü getireceğinden, bu düzenlemenin enflasyon arttırıcı etkisi olacaktır. Perakende sektöründe alışverişlerin çoğunluğu kredi kartı ile gerçekleştirilmekte olup ortalama tahsilat süresi 25 gündür. Ancak yapılmak istenilen değişiklikle büyük/küçük işletme fark etmeksizin tüm tedarikçiler için 30 günlük sürede ödeme zorunluluğu getirilmesi, finansman yükü ortaya çıkaracak ve bu da ürün fiyatlarının artmasına neden olacaktır.”

Kanun Taslağı ile getirilmek istenen düzenlemelerin, kanunun hazırlanma gerekçeleriyle bağdaşmayacak şekilde başta tüketiciyi olumsuz etkileyecek ve enflasyonist bir ortamın oluşmasını tetikleyeceğini vurgulayan Aykaç, bu nedenlerle aşağıda satır başlarını bulacağınız hususlarla ilgili var olan düzenlemeye başkaca ilave veya değişiklik yapmanın gerekli olmadığını sözlerine ekledi.

Başkanımız Galip Aykaç’ın imzasıyla Ticaret Bakanlığı’na ilettiğimiz organize perakende sektörünün işleyişini düzenleyen Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi Taslağı (“Kanun Taslağı”) ile Alışveriş Merkezi ve Zincir Marketlerin Açılış ve Faaliyete Geçiş Kriterlerinin Belirlenmesi Hakkında Yönetmelik Taslağı’na ilişkin (“Yönetmelik Taslağı”) görüş ve değerlendirmelerimizden önemli satır başları şöyle:

Ekonomiye Etkisi
Organize perakendenin büyümesinin engellenmesi çarpan etkisiyle tüm bağlantılı sektörlere etki edecek ve ekonomide daralmaya sebebiyet verecektir. Organize perakendecilerin pazarda yoğun rekabet oluşması nedeniyle enflasyonu aşağıya çekici etkisi bulunmaktadır. Bu işletmelerin açılmasına kısıtlama getirilmesi hem Türkiye geneli hem de bölge bazında enflasyonun artmasını kaçınılmaz kılacaktır. Dünyada; gelişmiş ülkelerde organize perakende payı %90’ın üzerinde iken gelişmekte olan ülkelerde bu oran %75’in üzerinde bulunmaktadır. Türkiye’de pandemi koşullarında evde tüketimin artması halinde bile bu oran %43 seviyesindedir. Aynı zamanda gelişmiş ülkelerde 100 kişiye düşen m2 alanı 38-42 m2 civarında iken Türkiye’de bu oran 13 m2’dir. Günümüzde perakende sektöründe en büyük pay 191 bin mağaza ile geleneksel kanaldadır. Bu rakamlar da göstermektedir ki, organize perakende sektörü doygunluk noktasından çok uzaktadır. Türkiye’de organize perakende sektörünün gelişmesi ve büyümesi için önemli bir potansiyel bulunmaktadır. Bu gelişim ve büyümenin sağlanması da kuşkusuz Türkiye ekonomisi lehine olacaktır.

Enflasyona Etkisi
Ülke bazında seferberlik ilan ettiğimiz enflasyonla mücadele konusunda getirilmek istenen bu kısıtlamalar, enflasyonun azalması ve kontrol altına alınması şöyle dursun tüm ülke için enflasyonist bir ortam oluşturarak bütün mali dengeleri bozacak niteliktedir. Organize perakendedeki büyüme ve gelişmenin enflasyonu düşürmedeki etkisi çok büyüktür. Dünyada organize perakende sektörünün gelişmişliğinin sonucu düşük enflasyondur. Organize perakendenin büyüdüğü her ülkede enflasyon düşmektedir. Örneğin %90’lar seviyesinde yüksek organize perakende oranları olan ülkelerde enflasyon en fazla 1,2 civarında gerçekleşmektedir.

Kayıt Dışına Etkisi
Organize perakendenin ekonomiye en büyük katkılarından biri de kuşkusuz ekonominin kayıt altına alınmasını sağlamasıdır. Türkiye’de kayıt dışı sayılan ancak tam değeri bilinemeyen ve bu yüzden de vergilendirilemeyen perakende kazanç oranının yüksek olduğu bilinmektedir. Dolayısıyla organize perakende kayıt dışı ticaret oranını düşürmekte ve vergiye tabi kazanç ile ekonomiye katkı sağlamaktadır. Yüzde yüz kayıt içi ve denetlenebilir olması sebebiyle perakende sektöründe vergi gelirlerinin tamamına yakını söz konusu organize perakende işletmelerce karşılanmaktadır. Ayrıca gerek üretim gerek tedarik gerekse lojistik gibi sektörle iş birliğinde olan sektörler de organize perakende sayesinde kayıtlı ekonomiye dahil olmaktadır. Modern perakendenin faaliyetlerinin kısıtlanması, ülkemizin en önemli sorunlarından biri olan kayıt dışı ekonomi ile mücadeleyi büyük oranda sekteye uğratacaktır. OECD verilerine göre Türkiye’de kayıt dışılık oranı %27 mertebesindedir. Modern perakende çalışma şekli itibariyle kayıt dışılığa yer vermemektedir. Olası kısıtlamalarla perakende ticaretin geleneksel kanala kayması, kayıt dışı kaybını önemli derecede arttıracaktır. Tamamen kayıtlı işleyişin getirdiği, alışverişlerden kaynaklı KDV ve ÖTV ile tamamı belli büyüklükteki işletmeler olan organize perakendecilerin ödediği Kurumlar Vergisi düşünüldüğünde, sektörün ülke gelirlerine doğrudan etkisi daha net ortaya çıkmaktadır.
Satılan ürünlere yönelik olarak yapılacak kısıtlamaların da kayıt dışı satışların artmasına sebebiyet vermesi değerlendirilmektedir. Örneğin; Kanun Taslağı ile getirilmek istenen tütün mamullerinin 1.500 m2 altındaki zincir marketlerde satıştan kaldırılması ile bu ürünlerin denetlenebilir ve güvenli bir şekilde satışı engellenmiş olacaktır. Organize perakendenin bu pazardaki payının halihazırda %15 seviyesinde olduğu göz önüne alındığında söz konusu düzenleme ile bu %15’in büyük çoğunluğunun kayıt dışına kayacağı aşikardır.

Rekabete Etkisi
Söz konusu düzenlemelerle, ülkemizde yerel veya ulusal hiçbir perakendeci büyüyemeyeceği gibi yeni bir oyuncu da pazara giremeyecektir. Bu durum pazardaki rekabetin artmasının önünde bir engel olarak rekabet hukuku açısından son derece risklidir. Tüketici alışkanlıklarına uygun olmayan ve tüketicinin seçim özgürlüğünü kısıtlayacak şekilde zincir marketler özelinde yapılacak düzenlemeler, diğer perakende işletmelere bir yarar sağlamayacağı gibi aksine olumsuz birçok etkisi olacaktır. Perakende ticaret sadece fiziksel satış alanlarından ibaret değildir. Son yıllarda tüm Dünyada online satış kanallarındaki artış ve kullanım yoğunluğu perakende ticaretin sadece fizikselde değil, online platformlarda da yapıldığını göstermektedir. Yine aynı sokakta/caddede oyuncu sayısının kısıtlanması, potansiyel ve mevcut rekabeti kesinlikle kısıtlayacaktır. Yeni zincir marketlerin açılamaması ve mevcut olanların varlığının daha da stratejik hale gelmesi sebebiyle, tüketici aleyhine fiyatlamaların oluşması ve bölgesel bazda fiyatlama gibi yepyeni uygulamaların geliştirilmesine sebebiyet verilecektir. Mevcutta organize perakende sektöründe zaten yoğun bir şekilde rekabet vardır. Bu durum, aşağıda yer alan Merkez Bankası sektör bilançoları verilerinden de açıkça görülmektedir.

Kaynak: http://www3.tcmb.gov.tr/sektor/2020/#/tr

İstihdama Etkisi
Sektörün her yıl Türkiye ekonomisinin yaklaşık 2,5 katı oranında büyümesine paralel olarak özellikle başta genç ve kadın istihdamı olmak üzere istihdama olumlu etkisi yadsınamaz. Perakende sektörü, yaklaşık 2 milyon kişiye istihdam sağlarken, organize perakende ile 900 bin kişi doğrudan istihdam edilmektedir. Organize perakende sektöründeki büyümeye paralel olarak her yıl yaklaşık 20 bin kişiye yeni istihdam sağlanmaktadır. Organize perakende sektörüne getirilecek açılış ve faaliyete geçiş kısıtları hem kısa hem de uzun vadede istihdamı son derece olumsuz etkileyecek, mağaza sayısını artıramayan zincir marketler, işe alımlarını da doğal olarak sınırlandıracaktır. Ayrıca sadece perakendede değil doğrudan ve dolaylı olarak perakende sektörü ile etkileşim içerisinde olan başta üretim ve lojistik sektörleri olmak üzere birçok sektörde de istihdamın azalmasına neden olacaktır.
Perakende sektörü sadece önemli bir istihdam kaynağı olmakla kalmayıp iş gücüne çeşitlilik de katmaktadır. Ülke ekonomileri gelişip refah seviyesi arttıkça perakende sektörünün sunduğu çeşitli iş olanakları daha da tercih edilir hale gelmektedir. Gerek yarı zamanlı çalışan gerekse genç ve kadın çalışan oranları bakımından perakende sektörü, dünya çapında çok çeşitli çalışan grubu barındırarak sigorta ve bankacılıktan sonra istihdamı en çok arttıran üçüncü büyük sektördür.

Üretime Etkisi
Yeni satış kanalları ve indirim marketleri gibi mağaza konseptlerinde tüketiciye mümkün olan her noktada ulaşmaya çalışan organize perakendeciler iş birliği halinde oldukları tedarikçiler ve üreticileri de büyütmekte ve geliştirmektedir. Türkiye’de 6 yıllık süreçte küçük, orta ve büyük ölçekteki gıda üreten işletme sayısı 39 binden 49 bine çıkmış olup bu sayının artmasında organize perakende önemli etkendir. Bol çeşit avantajı tüketici için çeşit ve seçim hakkı doğururken organize perakendenin lojistik kabiliyeti Türkiye’nin her bir noktasında ürünlerin tüketici ile buluşmasını sağlamaktadır. İstenilen ürünü istenilen zaman ve kalitede tüketiciye ulaştırmak için üretici, tedarikçi ve perakendeci arasında kurulan bu değer zincirinin aksamadan çalışabilmesi son derece önemlidir. Bu değer zincirinin büyümesi ülkemizde üretim kapasitesinin de artmasını sağlayacaktır. Zincir marketlere yönelik açılış ve faaliyete geçiş kısıtlamaları, tedarik zincirinde de önemli bir aksamaya sebebiyet verecektir. Zira zincir marketlerdeki ürün çeşitliliği ve bulunabilirliği nedeniyle kıt kaynaklarla kendine pazar bulan tedarikçi/üretici bu satış kanallarının kısıtlanması durumunda büyüme, kendi markalarını güçlendirme ve gerek Türkiye gerek dünya çapında bilinirliğini/erişilebilirliğini arttırma imkanını kaybedecektir.

Tüketiciye Etkisi
Özellikle son yıllarda tüketici alışkanlıklarına bakıldığında tüketicinin ürün çeşitliliği içerisinde kendisine en uygun olanı seçme imkânı tanıyan satış kanallarını tercih ettiği görülmektedir. Tüketicinin beklentisi, uygun fiyata yüksek kalitedeki ürüne en hızlı ve kolay şekilde ulaşabilmektir. Organize perakende Türkiye’nin her noktasında aynı kalitedeki ürünü tüketici ile buluşturmaktadır. Organize perakendenin büyümesi ve gelişmesi tüketicinin bu taleplerini karşılama noktasında önemli bir etkendir. Zincir market dışındaki perakende işletmelerde ürün çeşitliliği ve bulundurma imkânı az olduğundan, bu durum tüketicinin seçme hakkını da olumsuz etkileyecektir. Bu şekilde tüketicinin, ürünlere daha uygun fiyatlarla ulaşma, farklı alternatif ve çeşitlilik içinde seçme hakları elinden alınacaktır. Bu durumda da özellikle ekonomik yönden alım gücü düşük olan tüketicinin son derece aleyhine bir durum ortaya çıkarılmış olacaktır.

Sürdürülebilirliğe Etkisi
Zincir marketler, sıfır atık, depozito, ambalaj atığı, plastik poşet gibi çevre mevzuatlarına ilişkin düzenlemeler ile gıda israfını önleme ve kayıpların azaltılmasına yönelik örnek uygulamaların hayata geçirildiği ve denetlendiği yerlerdir. Ayrıca modern teknolojilerin imkanlarından yararlanarak ürünlerin üretiminden satışına kadarki tüm aşamalarında kalite standartlarının izlenebilirliği sağlanmakta ve tüketiciye de ürünü izleyebilme olanağı sunan sistemler kullanılmaktadır. Organize perakende, sektöre yönelik tüm yasal düzenlemelerin uygulandığı, denetlenebildiği, veri akışının düzenli olarak sağlanabildiği platformlardır. Bu nedenle organize perakendeye yönelik kısıtlamalar sürdürülebilirlik alanında da ülke bazında yapılan girişimleri sekteye uğratacak ve Türkiye’nin Dünyadaki konumlandırmasını olumsuz etkileyecektir.