Yazılar Türkiye, Perakendenin Yarattığı Ortak Değerlerle Büyüyor

Türkiye, Perakendenin Yarattığı Ortak Değerlerle Büyüyor

Perakende sektörü Türkiye’nin lokomotif sektörlerinden biri… Sayısı her geçen gün artan market zincirleri ve hızlı servis zincirleri, sağladıkları istihdam, vergi gelirleri, artan yatırımlar, eğitimli personel, operasyonel verimlilik, sektörde modernite, kayıt dışını azaltma gibi pek çok değer yaratarak Türkiye’nin ekonomik büyümesine önemli bir katkı sağlıyor. Günümüzde değişen müşteri beklenti ve taleplerinin ışığında hem tüketicilere, hem sektöre hem de ülke ekonomisine yönelik ortak değerler yaratan gıda perakende sektörü, son 25 yıldır Türkiye’de yaşanan ekonomik değişimi yansıtan en iyi örneklerden biri.

Bugün gıda perakende sektörü gerek yarattığı ekonomik katma değer gerekse de istihdam bakımından Türkiye’nin en önemli sektörlerinden biri. Aynı zamanda Türkiye’de son yirmi yıldır yaşanan ekonomik değişimi yansıtan en iyi örneklerden biri olduğunu söylemek mümkün. Bu değişim sürecinde ekonomik aktivitede verimliliği yüksek olan zincir marketler gibi modern perakendecilerin pazar payı artarken, geleneksel perakendecilerin payı ise giderek azalıyor. Bu değişimin yarattığı rekabet, yalnızca modern-klasik perakendecilik ekseninde değil, aynı zamanda modern perakendeciler arasında da çok yoğun bir biçimde yaşanıyor. Bu rekabet içerisinde zincir gıda perakendecilerinin performansını belirleyen en önemli faktörlerden biri, müşterinin perakendeciye yönelik algıladığı “değer” oluyor.

Perakendecinin Tüketiciye Faydaları
Perakendeciliğin tüketicilere sağladığı birtakım faydalar var. Bunları dört maddede toparlayacak olursak şöyle:
Yer faydası: Tüketiciler, alışveriş yapmak için uzak mesafeye gitmeyi tercih etmiyorlar. Bu durumda perakendeciler tüketiciye uygun noktalara konumlanıyor ve tüketiciye aradığı ürünü bulmak istediği yerde sunuyor.
Zaman faydası: Perakendeciler mal ve hizmetleri tüketicilerin ihtiyaç duydukları anlarda sunuyorlar. Çünkü tüketici için ihtiyacı olmadığı zamanda bir ürünün bulunması bir şey ifade etmiyor.
Mülkiyet faydası: Perakendeci, başta ürünün mülkiyeti kendindeyken, satıştan sonra bunu tüketiciye devrediyor. Bu mülkiyet devrinde tüketici, mülkiyete hemen sahip olmayı ama ödemeyi ertelemeyi isteyebiliyor. Bu durumda, perakendeci müşterilerine kredilendirme seçenekleri veya ödeme kolaylıkları sunabiliyor.
Şekil faydası: Üreticilerde veya toptancılarda mallar büyük miktarlarda bulunuyor oysa tüketiciler, daha kullanılabilir duruma gelmiş malları satın almak istiyorlar. Perakendeciler de malları tüketicilerin kullanabileceği miktarlarla satışa hazırlıyor.

Tüm bunlar ekonomik anlamda da katkılar sağlıyor. Üreticilerin, dağıtım kanalı desteğiyle satış giderlerinin azalmasında etkili oluyor. Günümüz perakendecileri önceden yapılmış olan anlaşmalar üzerinden üreticilerle tedarik ilişkileri kurdukları için üreticilerin mal üretimi kesin ve büyük siparişlere dayanıyor. Böylelikle üretici, üretimine kesintisiz olarak devam edebiliyor. Üreticilere, tüketicilerin istek ve gereksinimleri hakkında bilgi sağlıyor ve tarımsal ürünlerin kısa yoldan tüketim alanına gönderilmesini hızlandırıyor. Bu sayede ürün tazeliği ve uygun fiyat anlamında avantajlar sağlıyor.

Öte yandan, perakende sektörü yeni çalışma alanları da yaratıyor ve aynı zamanda kayıt dışı ekonominin ortadan kalkmasına katkıda bulunuyor. Fiyat, maliyet, standart, kalite, sağlık ve vergi kontrollerini kolaylaştırarak standardizasyonun gelişimine katkıda bulunuyor.

Farklı Açılarıyla “Değer”
İktisat, değer kavramını klasik olarak malın içerdiği emekle ölçülebilen mübadele değeri ve malın faydasına bağlı olan kullanım değeri olarak tanımlıyor. Pazarlama alanında değer kavramıyla ilgili yapılan çalışmaların büyük bir kısmı, aynı zamanda tüketici değerlerine yönelik bir ölçek de geliştirmiş olan Milton Rokeach’in çalışmalarına dayanıyor. Rokeach’a göre değer, “belirli bir davranış veya erişilen durumun, alternatif davranışlar veya erişilebilecek durumlara göre, kişisel ve sosyal olarak tercih edilebilirliğine dair inanç” olarak tanımlanıyor. Üretim yönetimi alanında ise değer, değerin niteliğinin önceden tespit edilmesi ve belirli bir ürün veya hizmetin ilgili firmanın faaliyetleri sonucunda fonksiyonel açıdan yerleştirilmesi olarak görülüyor. Tüketici açısından ise değer, “arzu, istek ve ihtiyaçları karşılayan mal ve hizmet niteliklerinin karşıtlarına göre tercih edilmesine neden olan inanç” olarak tanımlıyor. Tüketiciler özellikle satın alma niyetinde oldukları ürünün performansıyla beklentileri arasındaki ilişkiyi dikkate alma eğiliminde oluyorlar. Bu eğilimle beraber “değer” kavramı tüketiciler açısından “değer”den “algılanan değer”e doğru evriliyor.

Perakende Sektörü Dönüşürken Büyüyor
PwC’nin çok geniş bir yelpaze içinde gerçekleştirdiği, “Dönüşürken Büyüyen Türkiye Perakende Sektörü” analizi, günlük yaşamın her alanına dokunan perakende sektörünün gerek ekonomik gerek sosyal gelişime katkılarını gözler önüne seriyor.

İşgücü Çeşitleniyor
Perakende sektöründe istihdam edilen kişilerin sayısı, sektörün hem küresel olarak hem de ülke çapında büyümesinden dolayı düzenli olarak artıyor. PwC tarafından toplam 27 finans, kültür ve ticaret başkenti üzerinde her yıl yapılan “Fırsat Sunan Şehirler (Cities of Opportunity)” araştırmasına göre dünyada 2012-2025 yılları arasında, toptan ve perakende satış sektöründe net 1,6 milyon ek iş fırsatı yaratılacağı öngörülüyor. Perakende sektörü önemli bir istihdam kaynağı olmakla kalmıyor aynı zamanda iş gücüne çeşitlilik de katıyor. Ülke ekonomileri gelişip refah seviyesi arttıkça perakende sektörünün sunduğu çeşitli iş olanakları daha da tercih edilebilir hale geliyor.

Yatırımlar Artıyor
Sektör, 2014 yılında her gün ortalama 15 mağaza açabilen bir tempoya ulaştı. 2010 yılında toplam 231 adet olan AVM’lerin sayısı 2015 yılında 360’a ulaşırken toplam kiralanabilir alan da 10,5 milyon metrekareye yükseldi. 2015’ten bu yana açılan ve 2018 yılına kadar açılması beklenen AVM’ler ile toplam kiralanabilir alanın yaklaşık 2,5 milyon metrekare artarak, toplam arzın 13 milyon metrekareye ulaşması bekleniyor. Hızla büyüyen genç nüfus oranı ve harcama düzeylerindeki genel artış beklentileriyse Türkiye’deki modern perakendecilerin büyüme potansiyeline dikkat çekiyor. Türkiye perakende sektörünün önümüzdeki yıllarda büyümesine devam ederek 2018 yılında yaklaşık 880 milyar TL’ye ulaşacağı öngörülüyor. 2019 yılına kadar Türkiye ekonomisinin enflasyon oranını %4’e kadar düşürerek güçlü bir performans sergileyeceği, GSYH’nin %4 oranında, perakende sektörünün enflasyondan arındırılmış yıllık bileşik büyümesinin de %9 oranında artacağı tahmin ediliyor.

Her Şey Kayıt Altında
Organize perakendenin ekonomiye en büyük katkılarından biri de ekonomiyi kayıt altına alma konusunda etkili olması. Türkiye’de kayıt dışı sayılan ancak tam değeri bilinmeyen ve bu yüzden de vergilendirilemeyen perakende kazançlarının oranının yüksek olduğu düşünülüyor. Perakende sektöründe artan yatırımlarla birlikte kredi kartı kullanımının yaygınlaşması, Türkiye’de kayıt dışı ticaret oranını giderek düşürüyor.

Düşük Vasıflı İşgücü İçin Fırsat
Perakende sektörü, düşük vasıflı iş gücü için de önemli fırsatlar yaratıyor. İstihdam edilen kişilerin çalışma süreleri boyunca çeşitli eğitimler sağlayarak kendilerini geliştirmeleri için olanaklar sunuyor. Sektörün hemen hemen tüm firmaları çalışanlarına çalışma süreleri boyunca çeşitli eğitimler verip, sektördeki kalifiye eleman sayısını arttırıyorlar. Perakende sektörü kadın istihdamı açısından da Türkiye’nin önemli sektörlerinden biri…

Exit mobile version